ARAŞTIRMA - Gişenin efendileri


Alacakaranlık, Avatar, Batman, boxoffice, gişe, Harry Potter, hasılat, James Bond, Karayip Korsanları, Oscar, Recep İvedik, sinema, Star Wars, Transformers, Yüzüklerin Efendisi Edit posts?
Film bitip jenerik akmaya başladığında beyaz perdenin ardındaki ekonomi de yavaş yavaş deşifre olmaya başlıyor. İnsan bir an düşünüyor. Binlerce kişilik ekip, on binlerce salon, yüz milyonlarca seyirci… Peki bu rakamların parasal karşılığı ne? İşte yanıtı… 
Sinema dünyayı değiştiremez ama sinema seyircisi değiştirebilir… Yedinci sanatın ikna gücünün nelere yol açabileceğini bu tek cümleyle özetlemişti Polonyalı usta yönetmen Kieslowski. Usta sinema adamının sözünü ettiği kudreti ilk keşfeden Sovyet devriminin mimarı Lenin olsa da ne var ki bu gücü bugüne kadar en etkin karşı safındakiler kullandı. Günden güne güçlenen Amerika’nın bacasız sanayisi, sadece kendi insanlarını etkilemekle kalmadı, tüm dünyayı tesir altında bıraktı. Kitleleri fikren sarsmak mutlaka önemli fakat beyaz perdenin iktidarının altında salt propaganda yatmıyor.
Başka bir deyişle “Made in Hollywood” etiketinin arkasındakiler sadece yeni dünyanın düşünce sistemi, yaşam tarzı ve kültüründen ibaret değil. Dünyaya ihraç edilen filmler aynı zamanda devasa bir ekonomi. Esasen film bitip ekran karardığında akmaya başlayan jenerik bile bir fikir veriyor bu konuda. Başrolünden figürasyonuna, yönetmeninden ışıkçısına binlerce isim perdede adeta resmi geçit yapıyor. Yapımcılar ortalama iki saat için yüz milyonlarca dolarını riske atıyor. Yönetmenin ‘stop’ sesi yükseldiğinde yer kürenin dört bir yanındaki makinistler bobin takmaya hazırlanıyor. Ve on binlerce salonda ışıklar sönüyor. Sanki bir çılgınlık yaşanıyor. Yüzlerce ülkede milyonlarca insan bilet kuyruğuna giriyor. O ana kadar telaffuz edilen rakamların miktarı bir anda milyondan milyar mertebesine yükseliyor. Kuşkusuz bu üstten tarif Hollywood sineması adına. Ya buralarda, Türk sinemasında? Nam-ı diğer Yeşilçam’da... Bırakın bir filmi, bütün bir sinema sektörü için dahi milyar dolarlık rakamlar şimdilik hayal. Örneğin tüm zamanların en çok hasılat yapan filmi Avatar’ın yaklaşık 2,8 milyar dolarlık bilet gelirine karşın Türkiye’nin en çok kazanan filmi Eyvah Eyvah 2’nin hasılatı yaklaşık 20 milyon dolar. Bire bir mukayeseyi bir kenara bırakırsak, en basitinden sektörün yedi yıllık gişe hasılatı bile Avatar’ın yarısı etmiyor. Ancak enseyi karartmak da gereksiz. Çünkü 10-15 yılda Türk sineması bir anlamda küllerinden tekrar doğuyor. Bu tasvire temel teşkil eden gelişme ise yapım sayısındaki düzenli artış. Zira 2005’te vizyona 29 Türk filmi çıkarken bu yıl sayı 67’ye yükseldi. Tabii ki paralelinde seyirci sayısı ve gelir miktarı da. Dolayısıyla geleceğe umutlu bakmak için de nedenler var. Uzatmadan burada keselim ve beyaz perde ekonomisi hakkında bırakalım son sözü sayılar söylesin.












Rakamlar da bazen farklı söyler
Sıkça kullanılan bir kavramdır; rakamlar yalan söylemez.  Gerçekliği şüphe götürmez bir yargı fakat diğer taraftan sonuç nereden ve nasıl baktığınıza göre biraz değişebiliyor. Sözü uzatmadan nereye varmak istediğimizi, sinemayla ilgisini açıklayalım. Hem bizim haberimizde hem de bugüne kadar yayınlananlar da “Tüm zamanların gişe rekoru” için Avatar işaret edildi. Öyle ya James Cameron’un filmi tüm dünyada yaklaşık 2,8 milyar dolar gelir elde etmiş ve haklı olarak listenin zirvesine oturmuştu. “Fakat durum hiç de öyle değil. Avatar aslında en çok gişe yapan 14’üncü film” desek. Nitekim de öyle… Elbette ufak bir detay göz önüne alındığında. O da enflasyon. Liste bilet enflasyonuna göre düzeltildiğinde ortaya bambaşka bir tablo çıkıyor. Avatar, 14’üncü sıraya gerilerken tepeye ise 1939 yılı yapımı bir efsane oturuyor. Rüzgar Gibi Geçti. Oysa 198 milyon 676 bin dolar (Kuzey Amerika) hasılat elde eden Rüzgar Gibi Geçti, enflasyon göz ardı edildiğinde tüm zamanların en çok gelir getiren 143’üncü filmi. Nedeni ise basit; 1939 yılında Kuzey Amerika’da ortalama sinema bileti fiyatı 0,23 dolardı, bugün ise 7,96 dolar. İşte Kuzey Amerika hasılat verilerine göre hazırlanmış farklı bir “rekortmen filmler” tablosu.




TÜRK SİNEMASI




Bu haber CNBC-e Business dergisinin Ocak 2012 sayısında yayınlandı.
« Önceki
 
Sonraki »
 

0 yorum:

Your comment / ARAŞTIRMA - Gişenin efendileri